22.12.14

Her kilidi açar

Kimi sporcular vardır, kapalı defanslara karşı elinizdeki tek araçtır. Ronaldo da onlardan biri, açamadığınız ya da geçemediğiniz her engeli aşmanıza yardımcı olabilir. Kimi zaman uzaktan attığı bir şutla, kimi zaman defansın arkasına attığı ince bir pasla. Yedek kulübesinde olsa bile...

17.11.14

Şımardık ey halkım

Tarih 16 Kasım 2014, FIFA sıralamasında 132. olan Kazakistan'la karşılaştık ve 132. karşısında bir "zafer" elde ettik.

Üzüntüleri yaşamaya alışmış bir toplum olarak küçük başarıları, küçük mutlulukları büyütmekten başka çaremiz de yok belki... O yüzden, 132. karşısında elde ettiğimiz bu galibiyet de  bir anda "zafer oluverdi. Zaferdir, değildir... Tartışılır elbet.

Gelelim asıl konumuza. Bir grup taraftar, Volkan'a küfür etti, Volkan stadyumu terk etti, geri getirildi. Sonrasında basın mensupları dayak yedi. Fatih Terim Volkan'ın maça çıkamayacak durumda olduğunu belirtti. Volkan ceza alır mı, almaz mı tartışmaları süredursun, doping testinde adı çıkar da stadyumda bulunamazsa daha büyük cezalar alırdı gibi görüşler ortaya atıldı. Kısacası halk olarak, yine olay olmayan bir durumdan olay çıkarmış olduk.

Alın size çok yazılır, çok çizilir bir gündem daha...

Birileri çıkıp Volkan'ı, federasyonu ya da taraftarı suçlu bulurken, aslında toplum olarak hangi konuya el atsak neden elimizde kalıyor sorusuna cevap aramak gerek. Bu zıvanadan çıkmış halimizin asıl nedeni nedir? Nedir bize bu kadar rahat, koro halinde küfür etme gücünü veren, ya da ben küstüm oynamıyorum dedirten. Görevini gazeteci, köylü, öğrenci dövmek olarak gören özel güvenliklerin güvenilmezliklerinin sebebi nedir?

Elbette tüm bu olayların altında sosyolojik birçok sebep yatmaktadır ama bu durumu "alternatifsizlikten kaynaklanan şımarıklık" olarak tanımlamak isterim.

Türk'ün Türk'ten başka dostu yok ya, o yüzden her şeyi kendi yöntemlerimizle çözüyoruz ve her şey bize özgü. Alternatif dostumuz olsa olsa içimizdeki İrlandalı'dır. Çok da güvenilmez.

Bir memleket düşünün ki, 30 yıl öncesinde alternatiflerin birbirini öldürmesi sonucu tek alternatif ordu demiş, şimdilerde ise alternatifsiz bir iktidara sahip. Ana muhalefettekiler deseniz her sandık başına "el mahkum" gidiyor.

Tekrar spora dönecek olursak, stadyumların yarısının bile dolmadığı bir ortamda, taraftar grupları da biliyorlar ki yöneticilerin kendilerinden başka alternatifi yok. Tribünlerde at koşturmak serbest.

Fatih Hoca'nın alternatifi yok (aslında var ama yokmuş gibi bir algı var) keza Volkan, Emre, Burak Yılmaz, Gökhan Töre için de aynı şey geçerli. Altyapının olmadığı bir ülkede, alternatifsizliğin bizi getirdiği noktadır bu. Alternatifsizlikten dolayıdır ki başımıza gelen her şeye bir kulp bulup, olmamış/olmuş gibi, yapmamış/yapmış gibi davranıyoruz. (Stadı terk edene, ceza almaması için maça çıkacak hali yoktu denmesi gibi)

Başarısız olduğumuzda ya da yanlış bir şey yaptığımızda yerimize geçecek bir kişi olmadığını bildiğimizden, yaptığımızın da yanımıza kar kalacağını biliyoruz.

Taraftar olarak küfür etsek de, sahaya girsek de bir sonraki maçta yöneticilerin yine bize bilet vereceğine eminiz. Bağıra bağıra gazeteciyi yatağından aldıracağımızı söylesek, ırkçı davranışlarda bulunsak, her maç kavga etsek de hiç şüphesiz bir sonraki maçta giyiyoruz o formayı. Başında bulunduğumuz takım evrakta sahtecilikten dolayı kupalardan men edilse de biliyoruz ki federasyon başkanı olabiliyoruz.

Ötekileştirirken herkesi, aslında kimsesizliğe itiyoruz kendimizi. Sonrasında ise alternatifsiz olduğumuz düşüncesine sarılıyoruz ve şımarıyoruz...

*Fotograf cnnturk.com'dan alınmıştır.

30.7.14

İngiltere ve çay poşeti

Spor basınının acımasızlığına İngiltere'den güzel bir örnek. Acımasız ama zekice...


" - İngiltere ve çay poşeti arasındaki fark nedir? - Çay poşeti bir kupada daha uzun süre kalır."

21.7.14

Uçaktan indim, berbere girdim

Adaptasyonu kolaylaştırmaktan mıdır, motivasyon mudur ya da halkla ilişkiler/imaj çalışması mıdır bilinmez ama yurtdışına giden futbolcularımızın uçaktan iner inmez soluğu berberde almalarının sebebi nedir acaba? Belki de bilinçaltından fırlayan bir kendini kabul ettirebilme, ben de aslında sizden biriyimi vurgulama çabasıdır, ya da en basitinden yeni hayat yeni imajdır, kim bilir? 

İlhan Mansız'ın zaten çekik gözlerinden sağlam olan temeli saçlarını da samuray stilinde kestirip imajı tamamlaması ve sonrasında kısaltması, Ümit Davala'nın Kore'de saçları mohikana çevirmesi, Arda Turan'ın kıvırcık hali ve Caner'in örgülü hali...

17.6.14

Kumaşında futbol var

Rahmetli Vedat Okyar'ın yeni gelen futbolcular hakkında hemen yorum yapmamak için kullandığı cümleydi "kumaşında futbol var"... Hemen yorum yapmak istemezdi futbolcular için ama bir, iki maç içinde bir ışık gördüyse  "kumaşında var" derdi.

Bu videoyu gördüğümde ilk aklıma gelen de bu cümle oldu. Red Hongyi'nin de kumaşında futbol var ama bu gerçekten bir kumaş.

Sanatçı Dünya Kupası'nın üç yıldızını taşımış tualine. Konu futbolcuları resmetmek olunca da paletle, fırçayla olmazdı tabii ki de, nasıl yapmış derseniz izleyin lütfen...


Red'i yeşil sahalarda da görmek isteriz... Gördüğümüz kadarıyla, Vedat Ağabey'in de dediği anlamda, kumaşında futbol var.

14.6.14

8-bit Van Persie

Hazırlanışından ağlara gidene kadar mükemmel olan bu golün videosunu koymaktansa 8-bit hali daha güzel gibi... Yok ben illa videosunu görmek istiyorum derseniz, ona da buradan ulaşabilirsiniz...

1.6.14

Djokovic'tir ne yapsa yeridir


Djokovic bu her an  her şeyi yapabilir, kimi zaman asabi, kimi zaman komik, kimi zaman da donuk gözükse de kortların monotonluğunu kırmayı iyi biliyor.

18.3.14

Milli kalkan

Brezilyalı tasarımcı Leandro Urban Dünya Kupası'na katılan takımların koruyucu kalkanlarını sade bir dille anlatmış ama böyle bakınca en renksiz grup G grubu olacak gibi duruyor.

A Grubu

B Grubu


C Grubu


D Grubu


E Grubu


F Grubu


G Grubu


H Grubu