21.11.13

O bambaşka

Ronaldo, Messi, yaramaz çocuk İbrahimoviç... Hepsi iyi, hepsi yetenekli. Modern arenaların modern gladyatörleri. Herbiri bir marka, yeteneklerini göz ardı etmiyoruz ama markaları ayakta tutmak için markalaştırdıkça markalaştırılan isimler bir yandan da. Futbolun ekonomisi böyle emrediyor çünkü.

Aldıkları paralar, arabalar, yaşadıkları evler, sevgilileri... Hayatlarına dair bir çok şeyi biliyoruz. Daha doğrusu ışıltılı hayatlarına dair bir çok şeyi biliyoruz. Her şeyleri dört dörtlük, sorunları yok, her biri bir iyilik timsali ve kusursuzlar.

Eskiden böyle miydi peki? Bu kadar ışıltılı ve kusursuz muydu sporcular? Kahramanlarımızdı her biri ama sanki daha bizden biri gibiydiler. Işıltıları vardı elbet ama sorunları da oluyordu. Sürekli kazansalar da kaybettikleri de oluyordu. El bebek, gül bebek büyütülmemişlerdi.

Fikirleri, siyasi görüşleri vardı. Muhtemelen günümüz reklam sözleşmeleri kadar sıkı değildi o günlerde anlaşmalar ama olsa da pek değişmezdi. Eski dönemler başkaydı. Gascoigneler, Cantonalar vardı ve bir de Maradona... Yükseldi, alçaldı, parladı, söndü, sahada dört dörtlüktü, saha dışında dertleri, sorunları, hataları vardı ama gizlisi saklısı pek yoktu.  O bambaşkaydı. Gülüyor, ağlıyor, kızıyor, hatta hastalanıyordu bile. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder